FRUKTOZ ŞURUBU VE SAĞLIK?


FRUKTOZ ŞURUBU VE SAĞLIK?
İnsanların diyetinde önemli yer tutan iki basit şeker glikoz ve fruktoz, bitkisel karbonhidratların temel yapısını oluştururlar. Bir heksoz monosakkarit olan glikoz serbest halde olgun meyvelerde (üzüm, incir) ve balda bulunur. Diğer bir heksoz monosakkarit olan fruktoz da glikoz gibi serbest olarak tatlı meyvelerde (üzüm, incir, dut) ve balda bulunur.
Fruktoz ilk olarak 1847 yılında şeker kamışından izole edilerek meydana gelmiştir. Yaklaşık 40 yıl öncesine kadar diyetsel fruktozun çoğunluğu doğal kaynaklardan temin edilirdi. Bununla beraber, mısır nişastasından  fruktoz üretimiyle bu alanda endüstriyel üretim arttı. Batı diyetlerinde birçok fruktoz eklenmiş kaynak olduğu gibi, üreticiler tarafından yiyecek ve içeceklerdeki sukroz yerine tatlandırıcı olarak fruktoz kullanılır. Fruktoz ayrıca kimyasal ve ilaç endüstrisi tarafından da kullanılır. İlaç katkısı olarak fruktozun kullanımı daha çok ilaçların tatlandırılması içindir, fakat bunun yanında fruktoz ilaçları donma etkisinden koruma görevini de üstlenir. Petro kimyaya alternatif olarak biyo-merkezli oluşumda fruktoz kullanışlı başlangıç materyalidir.  Disakkarit olan sükroz gibi fruktoz diğer karbonhidratın bileşeni olduğu için birçok  olisakkarit ve polisakkaritte bulunan sükrozun bir parçasıdır. Ek olarak fruktoz fruktan polisakkarit, levan ve inülinin de başlıca bir bileşenidir. Böylece fruktan polisakkaritler giderek sağlık, gıda ve ilaç endüstrilerinde kullanılmaya devam ediyor. Bir diyet bileşeni, metabolit anahtar, ilaç elemanı ve kimyasal yapı taşı olarak fruktozun önemi göz önüne alındığında, bu faktörlerin fruktozun ticari kullanımını fiziksel ve kimyasal olarak nasıl etkilediği gözden geçirildi.
Fruktozun izole edilmesi sonucu elde edilen Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu günümüz dünyasında birçok gıda alanında kullanıldığı görülmüştür. Başta tatlılar, pastalar,gazlı içecekler, çikolatalar, bisküviler gibi birçok besinde tatlandırmak amacıyla kullanılır. Ucuz elde edilmesi, yüksek oranda tatlılık hissi uyandırması da kullanımının yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Fakat zamanla yapılan araştırmalar bu besinin ileri zamanlarda insan sağlığı üzerine ne tür etki getireceği yapılan araştırmalarda daha net olarak görülmüştür.
Fruktozdan neden endişe ediliyor?          
Modern dünyada hızla artan çocukluk ve gençlik dönemi kronik hastalıklarında kullanımı yaygın olan ve giderek artan mısır kaynaklı fruktozla yapılan yiyecek ve içecek tüketimi önemli rol oynamaktadır. Yapılan epidemiyolojik ve deneysel çalışmalarda yüksek fruktozlu besinlerin özellikle fiziksel hareketsizlik ve tüketim fazlalığı ile birlikte, kronik hastalıkların (hipertansiyon, obezite, metabolik sendrom, böbrek hastalığı, böbrek taşları) gelişiminde önemli bir rol oynayabileceği ileri sürülmüştür. Bu iddianın temelindeki sorunun ise fruktoz olabileceği özellikle belirtilmiştir. Fruktoz tüketimi ile obezite, metabolik sendrom ve hipertansiyon arasındaki ilişkiyle ilgili çalışmalar yapılmıştır.

Fruktoz tüketimi ve obezite
Araştırmacılar tarafından son 35 yılda obezite prevalansındaki artışın nedenleri arasında, besinlere eklenen şekerin artması ve sükrozun(çay şekeri) yerini HFCS(Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu)‘nin alması gösterilmiştir.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, fruktozun diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmadığına dikkat çekilmiştir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur; kan glikoz ve kan insülin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemekten sonra yükselmesi, kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer. Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller. Fruktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen, kan şekeri glikoz ile aynı enerji yüküne sahiptir. Bu nedenle gıdalarla tüketilen glikoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte fruktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi oluşur ve daha çok yeme davranışı gelişir.
Fruktoz ve Hiperlipidemi, Ateroskleroz
Son yıllarda yapılan çalışmalar karbonhidratların özellikle de fazla fruktoz tüketiminin kardiyovasküler hastalıklar üzerinde ciddi bir rol oynadığına işaret etmektedir.
Yiyecek ve içeceklerin hazırlanmasında kullanılan fruktozdan zengin şuruplar veya sükrozdan zengin diyetlerin alınması, hepatik portal vene büyük miktarda fruktoz (ve glikoz) girmesine neden olmakladır. Karaciğerde fruktoz, glikoza oranla daha hızlı şekilde glikolize edilir. Bunun nedeni, glikoz metabolizmasında fosfofruktokinaz ile katalizlenen basamağın atlanması ve bu basamakta, glikoz katabolizması hızı üzerine metabolik bir denetim uygulanmaktadır. Bu durum, fruktozun karaciğerdeki yollara akışına izin verir ve yağ asidi sentezinde, yağ asitlerinin esterlenmesinde ve VLDL salgılanmasında artışa yol açar ve bu da serum triaçilgliserol (TAG) ile sonunda LDL kolesterol miktarlarını artırabilir. Uzun süreli, enerjinin %25'ini fruktoz içeren diyetlerin tüketiminin aterosklerozise neden olduğu rapor edilmiştir.
Fruktoz ve Hiperinsülinemi, Tip 2 Diyabet ve Metabolik Sendrom
Son yüzyılda Batılı ülkelerdeki teknolojik gelişmeler ve yükselen ekonomik durum artan enerji alımına ve azalan enerji harcamasına neden olmuştur. Bu da şu anda gelişmekte olan ülkeleri tehdit eden bir salgın olan Tip 2 diyabet ve metabolik sendrom insidansında artışa sebep olmuştur. Son otuz yılda meydana gelen önemli ancak iyi değerlendirilmeyen bir beslenme değişikliği fruktoz tüketiminde önemli bir artışa neden olmuştur. Son epidemiyolojik ve biyokimyasal çalışmalardan elde edilen bulgular, yüksek fruktoz alımının Tip 2 diyabet ve metabolik sendrom gelişiminde önemli bir faktör olabileceğini ortaya koymuşlardır.
Fruktozun düşük glisemik indekse sahip, olmasına rağmen birkaç biyolojik mekanizma ile insülin direncine neden olduğu ve Tip 2 diyabet ve metabolik sendrom riskini artırdığı belirlenmiştir.
Yüksek fruktoz tüketimi vücut ağırlığının artışına neden olmaktadır (pozitif enerji dengesi ile). Çünkü fruktoz, insülin ve leptin üretimini artırmamakta, böylece enerji harcaması ve besin alımının uzun süreli regülasyonunu etkilemektedir.


               Sonuç olarak;
               Market raflarında, sofralarda, kafelerde vb. birçok alanda küçük atıştırmalık, sevimli tüketimlik olarak adlandırdığımız şekerli besinlerin içeriğinde bulunan Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu’nun masum olarak görülmesine rağmen beraberinde getirebileceği bazı sonuçlar düşündürücü bulunmuştur. Tüketimlerimizde doğal olan şekeri (yani bal, meyve gibi) market ürünlerinin ön sıralamasında değerlendirmek sağlıklı bir yaşam için elzem hale gelmiştir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OBEZİTE – STRES İLİŞKİSİ

MİGRENİ TETİKLEYEN 7 BESİN